NASA İlk Kim Tarafından, Ne Zaman ve Nasıl Kuruldu? Tarihe Geçen Başarılı ve Başarısız Görevleri

Günümüzde büyük bölümü özel şirketler tarafından gerçekleştiriliyor olsa da birkaç on yıl geriye gittiğimiz zaman uzay çalışmalarının tek sorumlusu devletlerdi. Uzay çalışmaları denilince akla gelen ilk devlet kurumu da elbette NASA. NASA gibi çalışması için yüksek maliyetler gereken bir kurumun kurulma amacı bilimsel merak değil, ülkeler arası yaşanan ve o dönem tüm dünyayı etkileyen bir güç mücadelesiydi.

9.03.2022 11:15:13 tarihinde yayınlandı.

Günümüzde büyük bölümü özel şirketler tarafından gerçekleştiriliyor olsa da birkaç on yıl geriye gittiğimiz zaman uzay çalışmalarının tek sorumlusu devletlerdi. Uzay çalışmaları denilince akla gelen ilk devlet kurumu da elbette NASA. NASA gibi çalışması için yüksek maliyetler gereken bir kurumun kurulma amacı bilimsel merak değil, ülkeler arası yaşanan ve o dönem tüm dünyayı etkileyen bir güç mücadelesiydi.

İkinci Dünya Savaşı sonrası artık sıcak çatışmalar bitmiş olsa bile ABD ile Sovyetler arasında üstü örtülü bir mücadele devam ediyordu. Soğuk Savaş olarak adlandırılan bu mücadelenin dünya sınırlarını aşıp da uzaya taşması ile birlikte NASA kuruldu. NASA, kurulduğu ilk günden beri içinde yaşadığımız evrenin sınırlarını keşfetmemizi sağlayan pek çok göreve imza atmış ama aynı zamanda bazı görevlerin başarısız olmasını da engelleyememiştir.

NASA’nın kuruluşuna geçmeden önce bu devlet kurumunun ortaya çıktığı dünya düzenine bir göz atmakta yarar var. İkinci Dünya Savaşı henüz bitmiş, milyonlarca insan ölmüş, Nazi rejiminden kurtulunmuştu. Ancak dünya iki kutba ayrılmıştı. Bir kutbu kapitalist Amerika Birleşik Devletleri, bir kutbu ise komünist Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği oluşturuyordu.

Bu iki büyük gücün kapışması her alanda yaşanıyordu. ABD ve Sovyetler; bir yandan diğer ülkeleri yanlarına çekmeye çalışıyor, bir yandan ajanlık faaliyetleri yürütüyor, bir yandan da bilimsel ve teknolojik çalışmalarla birbirlerine alt etmeye çalışıyorlardı. 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetlerin Sputnik I uydusunu uzaya göndermesi ile birlikte bu mücadelenin yönü uzaya doğru kaymaya başladı. ABD, bir şeyler yapmalıydı.

National Aeronautics and Space Administration, kısaca NASA, Türkçesi ile Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi; 29 Temmuz 1958 tarihinde, dönemin Amerika Birleşik Devletler başkanı Dwight D. Eisenhower tarafından kurulmuştur. NASA’dan önce bu tür havacılık faaliyetleri 1915 yılında kurulmuş olan National Advisory Committee for Aeronautics, kısaca NACA, Türkçesi ile Havacılık Alanında Ulusal Danışma Komitesi tarafından yürütülüyordu.

NASA’nın kurulma amacı bilimsel merak değil, ABD’nin Sovyetler ile giriştiği üstü kapalı mücadeleydi. Sovyetlerin art arda uzaya uydu ve köpek göndermesi nedeniyle Amerikalılar büyük telaşa kapılmış ve bu komünistler ya uzaydan kafamıza bomba atarsa diye uyku uyuyamaz olmuşlardı. Başkan Eisenhower zaten bir İkinci Dünya Savaşı komutanı olduğu için duruma el atarak NASA’nın hızla kurulmasını sağladı.

NASA’nın öncelikli amacı, uzayda ABD gücünün de var olduğunu tüm dünyaya göstermekti. Elbette, siyasilerin olmasa da bilim insanlarının amacı yaşadığımız evreni keşfetmekti. Kuruluş nedeni ne olursa olsun kurum tarafından yapılan çalışmalara ve bugünün uzay araştırmalarına baktığımız zaman NASA’nın gerçekten pek çok başarılı çalışmaya imza attığını ve atmakta olduğunu söylemek mümkün. 

NASA tarafından gerçekleştirilmiş en başarılı görevler arasında şüphesiz Apollo görevleri ilk sırayı alacaktır. Apollo 11 ile Ay’a insan gönderildiğini düşünürsek yani daha ne olsun? Apollo kapsamında yapılan pek çok sayıda görev sonucunda edindiğimiz bilgiler sayesinde bugün uydumuz Ay’ı çok daha yakından tanıyoruz.

Bugün uzay hakkında bildiğimiz pek çok şeyi öğrendiğimiz Hubble Teleskobu’nun insanlığa kazandırıldığı Hubble görevi de NASA’nın en başarılı çalışmalarından biri olarak kabul ediliyor. Bu görev sayesinde evrenin hayal bile edemeyeceğimiz noktalarından görüntüler elde etmeyi başardık.


Kaynak webtekno.com

 

Samsung Galaxy Watch 4, Bir Önceki Modele Göre İki Kat Fazla Hafızaya Sahip Olacak

Giyilebilir teknoloji kategorisinde değerlendirilen ürünler sektördeki yerini büyütmeye devam ediyor. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonları nihayet etlimizden ‘düşürme’ imkanı sunma potansiyelini taşımaları. Zira akıllı saatler, sağlıkla ilgili özelliklerinin yanı sıra akıllı telefonlarla sıkı bir iletişime girerek telefona el sürmeden çevremizle iletişim kurmamızı sağlayabiliyor.

Android Telefonları Nintendo Switche Dönüştüren Uygulama Yayınlandı: Başlasın Telefondan Zelda: Breath of The Wild Keyfi...

Türkiye'de pek görmesek de dünyanın pek çok yerinde popüler oyun konsolları arasında yer alan Nintendo Switch'in oyunlarını Android telefonlarda oynamanızı sağlayan bir yazılım geliştirildi. "Yuzu" olarak isimlendirilen ve henüz erken aşamada olan bu yazılımı kullanarak, Android telefonunuzu adeta bir Nintendo Switch'e dönüştürebiliyorsunuz. Uygulama kararlı sürüm haline geldiğinde, mobil oyun tutkunları için yepyeni bir dönem başlamış olacak gibi görünüyor.

Sosyal Medyayı Ele Geçiren Viral Avatarları Oluşturan Yapay Zekânın Karanlık Yüzü: Objeleştirme ve Irkçılık

Önemli bir gelişme kaydeden yapay zekâ teknolojileri, son zamanlarda ciddi şekilde popülerleşti. DALL-E, Midjourney gibi sistemlerle oluşturulan eserler, internet ortamlarını adeta esir almış durumda. Bununla birlikte insanların avatarlarını oluşturan uygulamalarda da şu sıralarda bir patlama yaşanıyor ve hangi platformda gezersek gezelim yapay zekâ desteğiyle ortaya çıkan bu görselleri görüyoruz.