O Kadar Keşfe ve Buluşa Rağmen İnsanlığın Hala Emekleyen Bir Bebek Olduğunu Kanıtlayan Kavram: Kardeşev Ölçeği

İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünde gördüğü ışıkların ne olduğunu hayal etmeye başladığı günden beri yaşadığı yerde yalnız olmadığına dair kuvvetli bir hisle dolu. Bunu binlerce yıl önceden beri anlatılan hikayelerde, mitlerde, duvar resimlerinde, kitabelerde görüyoruz.

1.06.2022 09:45:13 tarihinde yayınlandı.

İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünde gördüğü ışıkların ne olduğunu hayal etmeye başladığı günden beri yaşadığı yerde yalnız olmadığına dair kuvvetli bir hisle dolu. Bunu binlerce yıl önceden beri anlatılan hikayelerde, mitlerde, duvar resimlerinde, kitabelerde görüyoruz.

Son yüzyılda bilimde yaşanan çağ atlatan gelişmeler ve evrene bakış açımızın aldığı halle birlikte, artık 'bu koca evrende yalnız olamayız' düşüncesi oldukça kuvvetlendi. Çünkü evrenin büyüklüğünü daha iyi anlamaya başladık. Hal böyle olunca da, 'ya bir yerlerde bizim gibi ya da daha gelişmiş medeniyetler varsa?' diye sormaya başladık. Bu soruyu cevaplamak içinse 'gelişmiş medeniyet' kavramının sınırlarını belirlememiz gerekti. Kardaşev Ölçeği, tam olarak bu tanımı getirdi. Gelin birlikte Kardaşev Ölçeğinin ne ifade ettiğine ve gelişmiş medeniyetlerle ilgili olası senaryolarına göz atalım.

Kardaşev Ölçeği, ilk olarak 1964 yılında Sovyet astronom Nikolay Kardaşev tarafından geliştirilen ve evrende var olabilecek medeniyetleri ürettikleri ve kullandıkları enerji miktarına göre tanımlayan bir sistem diyebiliriz. Dayandığı mantık ise en basit haliyle şöyle; bir medeniyetin geliştikçe daha fazla enerjiye ve daha fazla yere ihtiyacı olacak. Haliyle de sürekli genişleyecek ve kendine yeni enerji kaynakları arayacak.

Bu sisteme göre evrendeki medeniyetler üç kategoride inceleniyor. Tip 1 - Gezegensel Medeniyetler, Tip 2 - Yıldızsal Medeniyetler ve Tip 3 - Galaktik Medeniyetler. Bu üç medeniyet türü, etraflarındaki enerji kaynaklarını ne kadar geniş kapsamda kontrol edip kullanabildiklerine göre ayrışıyor. 

Kardaşev Ölçeği'ne göre Tip 1 olarak anılan Gezegensel Medeniyetler, yaşadıkları gezegen üzerindeki tüm enerji kaynaklarını kontrol edip kullanabilmektedir. Kardaşev yazdığı 1964 tarihli makalede bu medeniyetleri 'teknoloji seviyesi olarak Dünya'ya yakın' olarak tanımlamıştır. 

Bu tanımlamaya göre henüz insanlık olarak Tip 1 medeniyet bile değiliz ve olabilmemiz için de mevcut enerji üretimi miktarımızı neredeyse 100 bin kat artırmamız gerekiyor. Yani daha epey yolumuz var. Fakat yine de kabaca hayal etmemiz gerekirse, insanlığın gelişmişlik seviyesi için gelecekte hayal ettiğimiz teknolojilerin pek çoğuna sahip; bizden daha gelişmiş bir tür hayal edebiliriz. Ayrıca tabii ki bu türün yaşadığı gezegeni yok olma noktasına getirmemiş olması da gerekiyor… İnsanlığın bu seviyeye önümüzdeki 100-200 yıl arasında bir sürede gelmesi bekleniyor.

Tip 1 medeniyetler ya da bizim gibi henüz Tip 1 olamasa da o yolda ilerleyen medeniyetler, Samanyolu Galaksisi'sinde de bulunabilir. Ancak Tip 1 medeniyetler evrende neredeyse görünmezdir ve etki alanı kendi gezegeniyle sınırlıdır. Dolayısı ile eğer bir yerlerde varlarsa da, bulmamız şimdiki koşullar altında epey zor görünüyor.

Sıra geldi Tip 2 olarak anacağımız Yıldızsal Medeniyetler'e. Tip 2 medeniyetler için Kardaşev tarafından yapılan tanım 'kendi yıldızının tüm enerjisini kullanabilen' bir medeniyet. Tip 1'i tekrar düşünecek olursak; bir tür kendi gezegenindeki tüm enerji kaynaklarını kullanmayı öğrendikten ve muhtemelen tüketme noktasına geldikten sonra; sırada ona en yakın ve en büyük enerji kaynağı olan; kendi sisteminin yıldızı gelebilir. Ayrıca bir medeniyet geliştikçe daha fazla enerjiye ihtiyaç duymanın yanında daha fazla 'yayılmak da' isteyecektir. Yani bir medeniyetin bu türden bir gelişme yolu seçmiş olması oldukça muhtemel.

Tip 2 medeniyetler bunu yaparken, yine 60'lı yıllarda teorik fizikçi Freeman Dyson tarafından ortaya atılan 'Dyson küresi' benzeri bir yapı inşa etmeyi seçebilir. Bu örnek, Kardaşev tarafından kendi makalesinde de verilmiştir ancak bu yalnızca Tip 2 medeniyetlerin yapabileceklerini kavrayabilmemiz adına verilmiş bir örnektir. Oldukça gelişmiş bir medeniyet olan Tip 2, pek tabii  kendi güneşinin enerjisini olabilecek en yüksek verimle kullanmanın başka bir yolunu bulmuş olabilir.


Kaynak webtekno.com

 

Facebookta Tamamı Türklerden Oluşan Düz Dünyacılar Grubuna Sızdık: İşte Akıllara Zarar Bazı Paylaşımlar

Erken Mısır ve Mezopotamya düşüncesinde, Dünya'nın okyanusta yüzen bir disk olduğu sanılıyordu. Dünya'nın düz olduğuna dair inanış, MÖ 5. yüzyılda da devam etti. Anaksagoras, Dünya'nın düz olduğuna; öğrencisi Archelaus ise düz Dünya'nın Güneş'in herkes için aynı anda doğmamasına ve batmamasına izin vermek için bir daire gibi ortadan çöktüğüne inandı.

Instagram DM’lere Erişilemiyor [Güncelleme]

Dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından olan Instagram, pek çoğumuzun severek kullandığı bir uygulama. Kimi zaman komik videolar kimi zamansa alev gönderdiğimiz Instagram DM’lerine şu anda erişilemiyor.

Türk Ressam İrfan Önürmen’in Eserleri NFT Olarak New York’ta Sergilenecek: İşte Birbirinden Başarılı Eserleri

Non-fungible Token ya da Türkçesiyle Nitelikli Fikri Tapu anlamına gelen NFT teknolojisi sayesinde, dijital ortamdaki bir varlık tıpkı gerçek hayattaki gibi bir kişiye ait olabiliyor. Bu teknoloji günümüzün en popüler akımlarından çağdaş sanatla buluşunca, eserlerin sadece gerçek hayatta değil dijital ortam da da değerlenmesi sağlanıyor. Elbette NFT deyince akla 5,1 milyon dolara satış yapan Refik Anadol geliyor. 

Meta Çalışanları, Facebook ve Instagramda Rusya Propagandasına İzin Verildiğini İddia Etti!

Yaklaşık bir buçuk ay önce bombardımanlar eşliğinde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, sadece sahada değil, masada ve sanalda da dünyayı ikiye böldü. Tıpkı İkinci Dünya Savaşı'ndaki gibi batı bloğu ile doğu bloğu iki farklı cepheye ayrılırken, özellikle batı bloğu Rusya'ya sadece devlet kanalından değil, özel sektör kanalından da yaptırım uyguladı.

X, Son Bir Yılda Ciddi Kan Kaybetti: Tek Kazanan, Elon Muskın Hesabı Oldu...

Milyarder iş insanı Elon Musk'ın şimdilerde X olarak andığımız Twitter'ı satın almasının üstünden tam bir yıl geçti. Platform, bu süreçte çok büyük değişimler yaşadı. Bazı kullanıcılar, değişikliklerden memnun olsalar da bazıları, X kullanmayı bırakma noktasına geldiler. Yapılan bir araştırma ise X kullanmayı bırakanların daha ağır bastığını gözler önüne seriyor.