Sırf Dışlanmamak İçin Sosyal Medyada ve Gerçek Hayatta Kişisel Düşüncelerini Söyleyememe Durumu: Suskunluk Sarmalı

Neredeyse herkesin bir Facebook, Instagram veya Twitter hesabı var. Genelde bu platformlarda gündem olan toplumsal olaylar, çoğu kullanıcı tarafından konuşulmaya başlanıyor. Peki daha önce hiç şunu düşündünüz mü? Yahu evet bir şeyler gündem oluyor ve bizler sürekli bu konular üzerine düşünüp yazıyoruz ama bunlar hakkında görüş bildirmemizi kimler istiyor? Veyahut neden her gündem konusu hakkında diğer insanlarla 'benzer bir şekilde' konuşmak zorunda hissediyoruz?

14.11.2022 19:00:23 tarihinde yayınlandı.

Neredeyse herkesin bir Facebook, Instagram veya Twitter hesabı var. Genelde bu platformlarda gündem olan toplumsal olaylar, çoğu kullanıcı tarafından konuşulmaya başlanıyor. Peki daha önce hiç şunu düşündünüz mü? Yahu evet bir şeyler gündem oluyor ve bizler sürekli bu konular üzerine düşünüp yazıyoruz ama bunlar hakkında görüş bildirmemizi kimler istiyor? Veyahut neden her gündem konusu hakkında diğer insanlarla 'benzer bir şekilde' konuşmak zorunda hissediyoruz?

Aslında sebebi açık: Sosyal medyada belirli bir algı oluşturmak amacıyla gündemleri belirleyenler, elbette dijital ağlardaki yönetimi ellerinde tutan şirketler veya güç ve servet sahibi kişiler. Bunlar bizim gözümüzle görmediğimiz, işin arka planındaki gizli iktidarlar... İşte burada önemli bir meseleden bahsetmemiz gerekiyor. Ortaya atılan konuyla ilgili konuşulması istenmeyen şeyler hakkında konuşan kişilere ne oluyor? 

Elisabeth Noelle-Neumann .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }

Sizi çok fazla sıkmadan kısaca teoriyi anlatalım ve bunun sosyal medyayla nasıl ilişkili olabileceğini örnekler üzerinden tartışalım. Neumann'a göre toplumda kabul gören fikirlere sahip olan kişiler, kendilerini daha güvenli ve rahat biçimde ifade edebiliyor. Ancak genelden farklı düşünenlerin, öz güvenleri daha düşük oluyor ve bu insanlar toplumdan dışlanma korkusu yaşayabiliyor. 

Velhasıl çoğunluk, kendini her koşulda rahat ifade edebilme imkanına sahipken; azınlık, düşüncelerini bastırmak durumunda kalabiliyor. Herkesin düşündüğünden daha farklı fikirleri olan insanlar, sessiz kaldıkça artık bir daha hiç konuşamayabiliyorlar.

Neden mi? Çünkü insanların olumsuz tepkileriyle mücadele etmek istemiyorlar ve kendilerini susturuyorlar. Bu durum sürekli tekrarlandığı için bir döngü, yani bir sarmal haline gelebiliyor. 

Bir de şu var, mesela hepimiz çocukluktan itibaren çevremizi gözlemleyerek doğruyu/yanlışı, iyiyi/kötüyü öğrenmişizdir. Tabii ki bu yargılar, bizim kendi büyüdüğümüz çevrenin algısına göre şekillenmiştir.

İşte Suskunluk Sarmalı Teorisi'ne göre insanlar, o dönem hangi fikir genel olarak kabul görüyorsa o düşünceyi benimsemeye başlıyor. Yani fikirlerin, bir popüler olup bir de düştüğü olur ya hani aynı o hesap. Hatta bunu, Twitter'daki şu ''TT olma'' muhabbetinden bilirsiniz. 

İşte bir dönem yükselen düşünceler, kişinin kendi düşüncelerine uygunsa o zaman o, konuşup kendisini özgürce anlatabiliyor. Ancak kişinin düşünceleri, ana akımda rağbet görmüyorsa o zaman o birey, mecburen sessizleşmek zorundaymış gibi hissedebiliyor.


Kaynak webtekno.com

 

Google Asistana Ses Tanıma ile Ödeme Onaylama Özelliği Geliyor

Teknoloji sektörü devi Google, Silikon Vadisi'nde bulunan Facebook ve Apple gibi lider şirketler arasında bulunuyor. Apple'ın Siri'si ve Amazon'un Alexa'sı ile aynı segmentte Google'ın sesli asistanı Google Asistan, özellikle Android işletim sistemine sahip akıllı telefonlarda kullanıcılar tarafından sıkça kullanılıyor. Google ise yakın zamanda sesli asistanına önemli bir özelliği dahil ediyor.

Dolar Uçtu, Ünlü Yatırımcı Tavsiyesini Yineledi: Bitcoin Türkiye İçin Umuttur

Bundan yaklaşık bir ay önce sizlerle paylaştığımız bir içeriğimizde, Bitcoin'e olan sevgisi ile bilinen şirket MicroStrategy’nin kurucusu Michael Saylor'un Türkiye ile ilgili açıklamalarından bahsetmiştik. Türk lirasının yaşadığı değer kaybına karşı çözümü Bitcoin'de bulan Saylor, Türkiye'nin Bitcoin alması durumunda Türk lirasının değer kazanabileceğini ileri sürmüştü. Michael Saylor, yaptığı son açıklamalarda bir kez daha aynı vurguyu yaptı.

Bitcoin Üretmek Giderek Zorlaşıyor: Hash Oranında Geçen Yıla Kıyasla Devasa Artış Yaşandı

Kripto para sektörüyle içli dışlı olanlarınızın da bileceği üzere, yeni bir Bitcoin üretmek için çalışan makinenin çalışma hızına ‘hash oranı’ veya bir diğer ismiyle 'karma oranı' deniyor. Yeni blokları üretebilmek için saniye başına denk düşen toplam işlem gücünü temsil eden hash oranının ve anlık işlem gücünün yüksek olması ise o blockcahinin birçok çeşitli saldırıya karşı daha güvenli olduğu anlamına geliyor.