Webhocam

Yapay zekaların kullanımı, artık günlük hayatımızın neredeyse her anına eşlik eder durumda. Kullandığımız telefonları, evlerimizi, baktığımız bütün ekranları giderek daha akıllı hale getiren yapay zeka, etki alanının hızla artmasını her geçen gün gelişen yetkinliklerine borçlu. Yapay zeka algoritmaları geliştiren araştırmacıların en önemli sorunlarından biri ise özellikle ses ve görüntü tanıma noktasında farklı koşullarda ve farklı insanlarda eşit derecede başarılı sonuçlar elde edebilme durumu.

Yapay zekanın bilim ve teknolojiye sağladığı faydalar gün geçtikçe artıyor. Hayatın birçok alanında kullanılmaya başlanan yapay zeka, tıp alanında çığır açabilir. Facebook’un açıklamasına göre şirketin geliştirdiği yapay zeka, kanseri yenmekte katkı sağlayacak ilaç kombinasyonlarını tahmin edebiliyor.

Japonya merkezli teknoloji devi Sony, yeni bir yapay zeka algoritması üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir patent ile tespit edilen algoritma, oyunseverleri yakından ilgilendiriyor olsa da biraz kafa karıştırıcı. Zira bu yapay zeka, bir oyunseverinin hareket ve oyun algısını taklit ederek, o oyuncu yerine oyun oynayabiliyor. Peki böylesi bir yapay zeka geliştirildiğinde, bizim oyun oynanamıza gerek kalmamış mı olacak?

Teknoloji sayesinde birçok hastalık ve engelin günlük yaşamda yarattığı zorlukları azaltabiliyoruz. Beyinle kontrol edilen protez kollar, işitme cihazları bunlardan sadece bazıları. Düşünceyle yazı yazmayı sağlayan sistemleri de belki duymuşsunuzdur. Bu teknoloji, felç gibi nedenlerle yazma yetisini kaybetmiş insanların iletişimini kolaylaştırmak için yıllardır geliştiriliyor. Meyvesi ise yakın zamanda neredeyse kusursuz bir şekilde kendini gösterdi.

Günümüzde verilerimizin kullandığımız her uygulama ve cihaz tarafından toplandığı ve saklandığı bilinen bir gerçek ve bundan kaçışımız yok. Toplanan verilerimiz arasında alakasız veriler olsa dahi bunlar, sistemlerde saklanmaya devam ediyor. Bu durum da veri depolarının boyutlarını önemli ölçüde artırabiliyor.

Son kullanıcılar olarak standart bağlantıların büyük bir bölümünü varsayılan ayarlar üzerinden otomatik olarak gerçekleştiririz çünkü gerekli bilgileri sağlayacak pek çok temel protokol vardır. Bunlardan bir tanesi de DHCP sunucusu adı verilen ve birden fazla cihazın aynı ağa bağlanması durumunda gerekli IP adresi, ağ geçidi gibi bilgileri otomatik olarak sağlayan protokoldür. 

Sosyal medya devi Twitter, NFT'leri profil fotoğrafı haline getiren özelliğini geçtiğimiz günlerde iOS için kullanıma sunmuş; milyarder Elon Musk ise Twitter’ın kaynaklarını bu gibi özelliklerdense platformdaki dolandırıcılıklar için kullanması gerektiğini söyleyerek Twitter’ın tartışma yaratan yeni NFT özelliğini eleştirmişti. 

Coğrafyamız, uzun süredir bildiğiniz gibi. Orta Doğu bölgesindeki karışıklıklar yetmiyormuş bir süredir de hemen kuzeyimiz oldukça gergin. Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan olaylar, artık neredeyse işgal boyutuna gelmiş durumda.

Teknolojinin ve İnternetin günlük yaşamda daha çok kullanılmasıyla birlikte bilgisayar ve dijital dünyaya ait terimlerin de daha çok kullanılmaya başlandığını görebilirsiniz. Server ve sunucu ifadeleri, İnternetin yaşamımıza dahil ettiği terimler arasında yer alır. Aslında Server ve sunucu aynı şeyi ifade eder. Server; bir bağlantı ağını yönetmek, veritabanı barındırmak, dosya paylaşmak, uygulama paylaşmak, web sayfaları ile e-posta barındırmak için kullanılan güçlü bilgisayar olarak ifade edilebilir.

Twitter, Facebook derken şimdi de YouTube. Bildiğiniz gibi Twitter, NFT konusunda oldukça öne çıkan platformlardan biri. Hatta öyle ki geçtiğimiz günlerde bu konuda yepyeni bir özellik de duyuruldu. Aynı zamanda Instagram ve Facebook cephesinden de NFT özellikleri ile ilgili bazı haberler gelmişti  Şimdi ise benzer bir hamle YouTube’dan geliyor. YouTube CEO’su Susan Wojcicki’nin yaptığı açıklamayla birlikte YouTube’un da NFT işine girmek için çalıştığı öğrenildi.